Ana içeriğe atla

Bir Çocuk Aldığı Notlardan Çok Daha Fazlasıdır!

"Her çocuk, sanatçı doğar" demiş Pablo Picasso. Her çocuğun sanatçı doğduğunu düşünürsek, etrafımızda pek sanatçı görememek  şaşırtıcı değil mi?

Sanatçı demek yaratıcı düşünce ile estetik bakış açısını birleştirerek özgün eserler ortaya koymaktır. Standartın dışında, herkesi yaptığından farklı olanı yapan, bambaşka pencerelerden bakabilen, yaratıcı insanlardır. Ve Picasso haklıydı bütün çocuklar bu donanımla birlikte dünya gelir. Asıl sorulması gereken soru: Sanatçı olarak geldiğimiz bu dünya da neden sanatçı kalamadığımız?!


Anaokulunda çocuklar özgürdür, ihtiyacı olan enerji atma imkanı, zengin merkezlerde yaratıcı oyun kurabilme şansları vardır. Bu dönem çocuğun en yaratıcı olduğu dönemdir. Çünkü henüz 45 dakika bir sıra da çaresizce zil sesini beklemiyordur, öğretmenin öğretmesine bağımlı değildir, standartize edilmiş bir sistemin küçük parçası "henüz" olmamıştır. 

Eğitim yıllarında yol aldıkça çocuğun, bütün bedeninden sadece beyninin sol lobuna doğru bir yolculuk izliyoruz. Öyle ki beynin sol lobunda gerçekleşen matematiksel işlemler onun başarısını belirleyecek duruma geliyor. Bu açıdan bakılırsa başarılı olmak için çocuk değilde hesap makinesi olmak eğitim sisteminde daha çok işe yarayabilir.

"Yani okullar bizi yaşama değil üniversitelere hazırlıyor. Daha çok mutlu olacağımız yere değil daha çok para kazanacağımız yere. Daha iyi bir gelecek hazırlamak amacıyla ebeveynler de okulların en büyük suç ortağı oluyor. Zekayı üniversiteye girişte elde ettiği puanla eşdeğer görüyorlar. Ama bir çocuk aldığı tüm notlardan daha fazlasıdır."

Bu nedenle bir çok yetenekli, zeki, yaratıcı yetişkin bu özelliklerinin farkında değil. Çünkü bu özelliklerine değer ve fırsat verilmedi. Yani siz belki çok iyi bir çellist veya mükemmel bir viyolonsel veyahut tüm dünyayı kendinize hayran bırakan bir ressam olabilirdiniz? Tabi bunlara değer verilse idi.

Değişim başladı. Sadece çocuğun sol lobuna odaklanmayan eğitim sistemleri PISA'da üst sıralara tırmanmaya başladı. Bu değişimin bir parçası olmak her öğretmenin her ebeveynin elinde.


"Umut çoçuklardadır. Onları tüm bedeni, tüm yetenekleri ile bir bütün olarak yetiştirmeliyiz. Böylece gelecekle güçlü şekilde yüzleşebilmelerine yardım etmiş olacağız. Bizim ektiğimiz tohumları, o gelecekte toplayacak."