Ana içeriğe atla

Bir Çocuğun En Büyük Silahı "Ağlamak" - Sızlanan Çocuk

Bir bebeğin dünyayla ilk sözel iletişimi ağlamaktır. Aynı zamanda bir problemini ifade edebilmesi için "ağlamak" onun en büyük yardımcısıdır. Bu basit bir "edimsel koşullanma" bağıdır. Skinner der ki bir bebek acıktığında ağlar. Ağladığında doyurulur. Bu durumda, bebeğin ağlama davranışı pekiştirilmiş olur. Yani bebek bir daha ki acıkmasında yine ağlayacaktır. Bu çok doğal bir süreçtir. Bu süreç ilerki safhalar için tehlike teşkil eder mi?


Çocukluk dönemine gelen arkadaşımızın istekleri bitmek bilmez. Çünkü onda hala "imkansızlık" veya "doğru zaman" kavramları oluşmamıştır. Doğal olarak isteğinin gerçekleşmesini (mümkünse hemen gerçekleşmesini) isteyecektir. İsteği onaylanmadığında ise en önemli silahını devreye sokacaktır. Ağlamak, sızlanmak, depresif gözükmek.

Peki bunu çocuğumuz nasıl öğrenir?

Çocuğumuz başının sıkıştığı bir anda geçmişe yolculuk başlar. En çaresiz kaldığı anda ebeveynin en zayıf noktasından vurmayı dener ve ağlar. Demin konuştuğumuz "edimsel koşullanma" sürecinde olduğu gibi eğer bu davranışı pekiştirilirse, çocuğumuz artık isteklerini yaptırmak için ağlama silahını her fırsatta size doğrultacaktır.


Sızlanmayı nasıl durdurabiliriz?

  • Bir problemin en etkili çözümü daha ortaya çıkmadan önlem almaktır. Önlemimiz ise; onun size bir isteğini yaptırmak için ağlamasına kayıtsız kalmaktır. Ona isteğini neden yapamayacağınızı "kesin, net ve sakin" bir ses tonuyla söyleyin. Daha sonra ağlamasına kayıtsız kalır.
  • Sızlandığı anı kaydedip, ona izletmek çok etkili sonuçlar verecektir. Çünkü her çocuk dünyayı sadece kendi penceresinden görebiliyor. Kendisini "sızlanırken" görmek onun dışardan nasıl gözüktüğünü görmesini sağlayacaktır. Bu emin olun onu da rahatsız edecektir.
  • "Eğer düzgün bir şekilde söylersen, sana yardımcı olabilirim. Ama bu şekilde ağlarken sana yardım edemem" diyebilirsiniz
  • Sabırlı olun. İki sabır noktası vereceğim. Bunlardan birincisi öfkenize hakim olun. Onun sızlanması aslında şu mesajı verir, "Benim sana yetecek gücüm yok, o yüzden ağlayarak isteklerimi yaptırmayı deniyorum." der. Bu durumda öfkeyle, reddedici bir tutum sergilemek, onun güçsüzlüğünü pekiştirecektir. Bu süreçte onu zedelemeyin.
  • İkinci sabır noktası ise kararlı olmaktan geçiyor. Bu en önemli nokta belkide. Bir çocuk 1. evrede ilk ağlama davranışını gösterecek. 2. evrede ağlama davranışının şiddeti artacak. 3. evrede kırıcı cümleler söyleyecektir. "Annem/Babam olsa böyle yapmazdı, Sen beni sevmiyorsun zaten, Beni neden yaptınız?" gibi gibi... Son evre de ise etrafına zarar verme, dağıtma gibi davranışlar gösterecektir. Sabırlı olun! Onun sakinleşmesini bekleyin. Sakinleştiğinde ise dağıttığı ortamı toplamasını söyleyin. Davranışlarının sonucunu kendinin tamir etmesini sağlayın. Bunu 3-4 kere kararlı tekrarladığınızda sonucu sizi çok şaşırtacak. Artık daha olgun davranan bir çocuğumuz olmuş olacak.
  • Sızlanmadan istedikleri makul isteklerini, yerine getirin ve mutlaka ödüllendirin. "Ne kadar güzel bir şekilde istedin. Hadi yapalım." gibi cümlelerle bu olumlu davranışı pekiştirmiş oluruz.
  • Temel ihtiyaçlarını doyurmak önemli. Uyku, yemek, sevgisizlik yönünden doymamış çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi agresif ve depresif davranışlar sergileyebilir.
  • Ağlayarak istediği bir isteğini reddettikten sonra sakinleşmesini bekleyin. Örneğin dondurma istediği için ağlıyor ise önce maddelerimizi hatırlayıp sakinleşmesini bekleyin. Sakinleştikten bir süre sonra siz ona "doğru şekilde" teklifte bulunun. "Eğer bir sakıncası yoksa dondurma yemeye gitmeye ne dersin?" diyerek ona rol model olun. 

Unutmayın çocuklar ağlayarak sizin zayıf karnınızı bulmaya çalışacaklar. Ama onların sizin güçlü yanlarınıza ihtiyacı var.