Ana içeriğe atla

"Küçük Ağaç" Kitabından 10 Alıntı

Kitap, yazarın küçük yaşta anne ve babasını kaybedip, Büyük babası ve büyük annesinin yanına gelmesiyle başlıyor. Başladığı andan itibaren de çocuktaki saflığı ve temizliği hissediyorsunuz kitabın her bir cümlesinde. Gözünüzde canlanıyor her an, her mutluluk ve her hüzün. Büyükleri Küçük Ağaç diyorlar ona. Yeni öğrendiği her şeyi paylaşıyor sizinle. 

Kitap bize çocuk eğitimi konusunda muazzam bir kaynak. Bu yüzden her eğitimcinin, her ailenin, her çocuğun okuması gereken bir kitap.

Kitap aynı zamanda bir eğitim sistemi eleştirisi yapmaktadır. Bununla beraber eğitimde yeni bir eğilimin kapılarını aralıyor. Ödül-ceza sisteminin olmadığı, çocuğun yaşayarak öğrendiği, doğrularının kadar yanlışlarının da eğitim aracı olarak kullanıldığı bir model.

İşte bu muhteşem kitaptan iç ısıtacak, beyin çalıştıracak 10 alıntı;

1- "Yalnızca arılar, ihtiyaçlarından fazlasını depolar ve bu yüzden ayılar tarafından soyulur. Paylarından fazlasını depolayan insanlar için de durum böyledir. Bu yüzden savaşlar çıkar ve herkes kendi payını arttırmak için söz oyunlarına başvurur."

2-"Büyükbaba dedi ki, daha az sözcük olsaydı, dünyada bu kadar sorun olmazmış. Bana, özel olarak, sorun yaratmaktan başka bir işe yaramayan bir sözcük oluşturmanın her zaman çok aptalca olduğunu söyledi. Ki bu da mantıklıydı. Büyükbaba sesten ya da bir sözcüğün söyleniş biçiminden, anlamından yanaydı. Farklı sözcükler konuşan insanların müziğin sesini dinleyerek aynı şeyi hissedebileceğini söyledi."


3-“Onlara göre sevgi ve anlayış aynı şeydi. Büyükanne, anlamadığı bir şeyi sevemeyeceğini söyledi. İnsanları ve Tanrı’yı anlamazsan ne insanları ne Tanrı’yı sevebilirdin.”

4-Büyükanne doğru yaptığımı söyledi; çünkü iyi bir şeyle karşılaştığın zaman, yapman gereken ilk şey bulabildiğin insanla onu paylaşmaktır; bu şekilde iyilik öyle bir yayılır ki nereye gittiğini bilemezsiniz. Ki bu da doğrudur.

5-Büyükanne, beden aklını açgözlü ya da hırslı olmak için kullanır, onunla her zaman insanları kandırır ve onlardan nasıl maddi çıkar sağlayacağımı düşünürsem ruh aklını bir cevizden daha büyük olmayan bir boyuta düşüreceğimi söyledi.” 

6-Büyükbaba, sert kışların zaman zaman gerekli olduğunu söyledi. Bu, doğanın işleri temizleme ve daha iyi büyümesini sağlama yoluydu. Buz, ağaçların zayıf dallarını kırıyor, böylece yalnız güçlüler gelişiyordu. Zayıf meşe palamudunu, ceviz ve kestaneleri temizliyor ve dağlarda daha iyi bir ürün için hazırlık yapıyordu.

7-Büyükbaba dedi ki, ‘Kahrolası aptal sözcük oyunu adamları aptallaştırır. Bir kişinin başka birine karşı sözcükleri kullandığını işitirsen, onu tanımak için sözcüklerden yola çıkma. Kahrolası sözcüklerin hiçbir anlamı yoktur çünkü. Sesinin tonuna dikkat et. Dürüst olup olmadığını yalan söyleyip söylemediğini anlarsın.


8-Bunun komik olduğunu söyledi ama yaşlandığın ve sevdiklerini hatırladığın zaman yalnızca iyiyi hatırlarsın. Kötüyü hatırlamazsın hiçbir zaman ki bu da kötünün hiçbir şeye değmediğini kanıtlar.

9-Onlar kendilerini, yerlilerin yaptığı gibi doğaya verdiler; ona boyun eğdirmeye ya da bozmaya çalışmak için değil, doğayla birlikte yaşamak için. Ve bu düşünceyi o kadar sevdiler, sevgi içlerinde öyle büyüdü ki artık beyaz adam gibi düşünmeleri mümkün değildi

10-Kendimi kötü ve boş hissediyordum. Büyükbaba dedi ki, neler hissettiğimi biliyormuş, çünkü kendisi de aynı şeyleri hissediyormuş. Büyükbaba, sevip de kaybettiğin her şey sana bu duyguyu verir, deyip ekledi: ‘Bundan kurtulmanın tek yolu hiçbir şeyi sevmemektir ki bu daha da kötüdür; çünkü o zaman sürekli boşluk hissedersin.